Erdoğan TÜSİAD'ı cevapsız bırakmadı!

by 3/01/2012 0 yorum

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim, eğitimle ilgili telafi çabalarımızın önünü kesmek adına, aynı kör ideolojiyle zihinleri bulandırıyorlar. Biz buna izin veremeyiz. Biz, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti değiliz. Biz, işçisiyle, patronuyla, yoksuluyla, zenginiyle 75 milyonun hükümetiyiz'' dedi.

Erdoğan, Merkez Bankasında düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programı'nda, Türk ve dünya ekonomisi konusunda değerlendirmelerde bulundu.

''Avrupa ülkeleri şu anda ne durumdalar görüyorsunuz. Zaman zaman birbirleriyle kapışıyorlar. Ben veririm, sen vermezsin, sen vermezsen ben de vermem... Bu hale düştüler'' diyen Başbakan Erdoğan, şu anda, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, gelişmiş ekonomilerin yaşadığı en büyük sıkıntının ''popülizm'' olduğunu vurgulayarak, hükümetlerin, seçim ve oy kaygısıyla kararlı adımlar atmaktan kaçındıklarını ifade etti.

Temkini, tedbiri elden bırakmadan, Avrupa'daki gelişmeleri ve küresel gelişmeleri çok yakından takip ederek, kararlı şekilde yollarında ilerlemeye devam ettiklerini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bakınız, paranın değerini, paranın itibarını korumak, tek başına hükümetin görevi değildir. Bu ülkenin itibarını, değerini, güvenilirliğini hep birlikte korumaya mecburuz. Aynı şekilde, istikrarı korumak ve güçlendirmek, hükümetin olduğu kadar, muhalefet partilerinin, kurumların, medyanın, sivil toplumun görevi olmak zorundadır.

Biz 9 yıl boyunca çok ciddi şekilde bunun sıkıntısını yaşadık. Sırf siyasi hırsları nedeniyle kriz duasına çıkanlar oldu bu ülkede. Kriz çıksa, ekonomi kötüye gitse de hükümet yıpransa diye ellerinden geleni yapanlar oldu.

Bazı partilerimizde öyle bir anlayış var ki ülkenin imajını zedelemeyi, ekonomisini karalamayı, ülkenin güvenini sarsmayı muhalefet sanıyorlar. İşte biz, bu tür anlayışlara rağmen istikrarı koruyor, güveni muhafaza ediyoruz.

Aynı şekilde, kendi asli vazifesini, kendi alanını bir kenara bırakıp, tamamen ideolojik kaygılarla hareket eden bazı sivil toplum örgütlerimiz var. Biz, işte böyle, ideolojik tavırlarla istikrarı hedef alan sivil toplum örgütlerine rağmen istikrarı sürdürüyoruz.

Elbette görüş açıklamak herkesin hakkıdır. Elbette sivil toplum örgütleri ilgi ve uzmanlık alanlarıyla ilgili görüş beyan ederler ve bu bize de çok ama çok faydalıdır. Oraya gelince bize görüş belirtmeyenlerin ilgi alanlarının dışında çok çok farklı ideolojik yansımalar veya yansıtmalarda bulunması manidardır.

Geçmişte hazırlanan bir kısım raporlar, antidemokratik yöntemlerle uygulamaya geçtiyse ve bu ülkeye çok ağır faturalar ödettiyse, biz de çıkar, bunu eleştiririz. Kesintisiz eğitim, topluma büyük zarar verdi, çocuklara çok ağır zararlar verdi, ama bütün bunlarla birlikte, en çok da ekonomiye zarar verdi.

İş adamlarını temsil eden bir örgüt, eğitim sistemine kendi ideolojisini dayatarak, adeta kendi ayağına kurşun sıktı. 28 Şubat sonrasında uygulanan kararlar neticesinde, bu ülkenin meslek liseleri adeta yok olma noktasına geldi, içleri boşaltıldı.

Zararı kim gördü? Sanayici gördü, ekonomi gördü, ülke ve millet gördü. Geçmişte yaptıkları bu hatayı, bugün aynı şekilde tekrarlamak istiyorlar. Bizim, eğitimle ilgili telafi çabalarımızın önünü kesmek adına, aynı kör ideolojiyle zihinleri bulandırıyorlar. Biz buna izin veremeyiz. Biz, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti değiliz. Biz, işçisiyle, patronuyla, yoksuluyla, zenginiyle 75 milyonun hükümetiyiz.

Biz bugüne kadar hiçbir işverene, onun yanında çalışan işçiye karşı olmadık. Hepsinin yanında olduk. Kendileri şunları hep ifade ettiler: Biz bu iktidar döneminde çok, ama çok kazandık. Hattı bire beş katladık. İnanın, yapın araştırmalarınızı bu zihniyetin bu muhalefetle beraber hareket ettiğini göreceksiniz. Yani bizim karşımızda dikilmeleri bize bir şey kaybettirmez.

Yeter ki millet bizim karşımıza dikilmesin. Biz buna bakıyoruz. Biz milletin taleplerine bakarız, milletin ihtiyaçlarına bakarız, istikametimizi de ona göre belirleriz. Hiç kimse eski Türkiye'nin refleksleriyle hareket etmesin. Millet iradesi her kararın üzerindedir. Bunu, herkes artık hazmetmek zorundadır.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Beyoğlu'nda meydana gelen patlamayla ilgili olarak, ''Türkiye ekonomisi büyürken, Türkiye ekonomisi küresel krizde son derece başarılı bir performans izlerken böyle saldırıların yapılması çok ama çok manidardır. Hiç kimse beyhude uğraşmasın, çabalamasın. Hiç kimsenin Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşünü yavaşlatmaya, istikrarı bozmaya gücü yetmez ve yetmeyecektir'' dedi.

Erdoğan, Merkez Bankası'nda düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programında yaptığı konuşmaya, bugün İstanbul Beyoğlu'nda meydana gelen patlamada yaralananlara ve Türk Milletine geçmiş olsun dileğinde bulunarak başladı. Erdoğan, ''Bu saldırıyı gerçekleştiren caniler şunu iyi bilmelidir ki emellerine hiçbir zaman ulaşamayacaktır. Ülkenin istikrarına, birlik ve kardeşliğine asla zarar veremeyeceklerdir'' dedi.

Bugünkü törende, Türkiye'de 9 yıldır büyük bir hassasiyetle korudukları istikrarın somut bir sonucunu dünyaya tanıtmak için toplandıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

'Bugün istikrar sürecinin ve ekonomik gelişmenin, ekonomideki küresel başarının bir sonucunu hep birlikte değerlendiriyoruz, hep birlikte coşkuyla karşılıyoruz. Türkiye ekonomisi büyürken, Türkiye ekonomisi küresel krizde son derece başarılı bir performans izlerken böyle saldırıların yapılması çok ama çok manidardır.

Hiç kimse beyhude uğraşmasın, çabalamasın. Hiç kimsenin Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşünü yavaşlatmaya, istikrarı bozmaya gücü yetmez ve yetmeyecektir. Terörle en kararlı şekilde mücadeleye devam edeceğiz.

Milletimizin desteğiyle, hayır duasıyla tüm güvenlik birimlerimizin, tüm kurumlarımızın koordinasyonuyla terör bu mücadelemiz karşısında inanıyorum ki her geçen gün kan kaybetmeye devam edecektir. Sorumlular da inşallah en kısa sürede yakalanacak ve adalete teslim edilecektir. Yaralı polislerimize ve vatandaşımıza Allah'tan acil şifalar diliyor, milletimize, Emniyet Teşkilatımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''9 yıl boyunca yaptığımız gibi önümüzdeki dönemde de 3 alandaki istikrardan asla taviz vermeyeceğiz. Siyasi istikrarı, fiyat istikrarını ve finansal istikrarı en güçlü şekilde muhafaza etmeye devam edeceğiz. Tıpkı 9 yıl boyunca olduğu gibi önümüzdeki dönemde de, mali disiplinden, disiplinli maliye politikalarından ve disiplinli finans sektörü politikalarından asla taviz yok'' dedi.

Erdoğan, Merkez Bankasında düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programında yaptığı konuşmada, TÜİK'in 2011 yılına ilişkin açıkladığı istihdam oranlarını değerlendirdi. Bir önceki yıla göre yüzde 2,1 puanlık bir düşüş gerçekleştiğini belirten Başbakan Erdoğan, yüzde 9,8 seviyesine inen işsizlik oranının umutları daha da çoğalttığını ifade etti.

Türk Lirası'na ilişkin değerlendirmelerde bulunan, Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şu andaki paramız itibarı temsil ediyor. Şu andaki paramız, gücü, bağımsızlığı, gururu temsil ediyor. Bugün artık Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ay yıldızlı bayrağımızla, pasaportumuzla olduğu kadar cebindeki, cüzdanındaki parasıyla da gurur duyuyor. Hatırlayın o döviz bürolarını... Her köşe başında döviz büroları yok muydu? Niye döviz büroları vardı?

Çünkü bizim paramızın değeri yoktu. Maaşı alan döviz bürosuna koşuyordu para değer kaybetmesin diye. Akşamdan sabaha para değer kaybediyordu. Şimdi o döviz bürolarının neredeyse tamamına yakını kapandı. Artık onlara ihtiyaç yok. Çünkü paramızın gücü var, onuru var, haysiyeti var.

İşte bugün de yine tarihi bir adım atıyor ve artık paramıza, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada kullanılacak, yeni bir simge kazandırıyoruz. Tıpkı ABD dolarının olduğu gibi, tıpkı Avro'nun, Yen'in olduğu gibi, artık Türk Lirası'nın da bir simgesi var. Simgenin bir çıpaya benzemesi, paramızın, kıymet saklama aracı olarak güvenli bir liman olduğunu vurguluyor.

Yukarı doğru kıvrımlı çizgiler de paramızın yükselen bir değer olduğunu sembolize ediyor. İnşallah, başta Merkez Bankamız olmak üzere tüm kurumlarımızın, medyamızın, sivil toplumun, tek tek vatandaşlarımızın çabasıyla, bu simgeyi tüm dünyada tanınan bir simge haline getireceğiz. Bilgisayarlarda artık bu simgenin çıktığı tuşlar olacak. Yıl boyunca yürütülecek kampanya neticesinde, umuyorum ki bu simge de zihinlere yerleşmiş olacak.

Paradan sıfırların atılması, paraya bir simge kazandırılması, altını çizerek söylüyorum, asla ve asla sadece teknik bir operasyon değildir. Paramıza yeniden itibar ve değer kazandırılması, bir milletin, bir ülkenin yeniden uyanması, şahlanması ve 'ben de varım' diyerek küresel bir aktör olarak öne çıkmasıdır.''

Erdoğan, AK Parti hükümetinin bütçe açığını düşürdüğünü, finans sektörünü, bankaları çok sıkı şekilde denetlediğini, çok sayıda reform gerçekleştirdiğini, karşılıksız para basmadığını ve bu sayede bugün Türkiye'nin farklı bir konumda bulunduğunu söyledi.

'Çetelerle 9 yıldır amansız şekilde mücadele veriyoruz''

Türkiye'nin, 9 yıl boyunca, yaptığı reformlarla, attığı adımlarla ve aldığı tedbirlerle paranın değerini, ülkenin itibarını muhafaza ettiğini ve daha da güçlendirdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, Yusuf Has Hacip'in 11. yüzyılda devlet adamlarına öğütler verdiğini, halkın ve devletin haklarından bahsettiğini dile getirdi

Devletin, halk üzerinde 3 hakkı bulunduğunu belirten Erdoğan, ''Halk devlete güvenecek, vergisini verecek ve dosta dost, düşmana düşman olacak. Ama daha da önemlisi, bunun gerçekleşebilmesi için devlet halkına karşı sorumluluklarını yerine getirecek.

Devlet, yolları açık tutacak, adaletle hükmedecek ve paranın ayarını koruyacak... 11. yüzyıldan gelen bu nasihati, modern ve evrensel hakları da gözeterek, 9 yıl boyunca adeta yol haritamız haline getirdik'' dedi.

Ticareti artırmak için yolların güvenliğini sağladıklarını, kapılar açtıklarını, vizeleri kaldırdıklarını, engelleri süpürdüklerini ve yeni yollar inşa ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Demokrasinin olduğu kadar ekonominin de önündeki en büyük tehdit olan çetelerle 9 yıldır amansız şekilde mücadele veriyoruz. Adaleti en güçlü şekilde tesis etmek için reformlar yapıyor, ileri demokratik standartları Türkiye'ye kazandırıyoruz. Yine bu süreçte, paranın ayarıyla oynamıyor, oynanmasına da müsaade etmiyoruz.

Enflasyon çalışanın alın terinden, sanayicinin karından, vatandaşın cebinden yapılan modern hırsızlıktır. Enflasyonun esas tanımı budur. Aynı şekilde faiz, aynı şekilde, karşılıksız para basmak modern hırsızlıktır. Biz şu andaki faiz oranlarını da yüksek buluyoruz. Bunun daha da düşmesi lazım. Biz enflasyonu da faizleri de tarihi seviyede düşük oranlara çektik.

Enflasyon yüzde 30 seviyesinden bugün, küresel krize rağmen yüzde 10,5 seviyesine düşmüş durumda. Gecelik borç verme faiz oranı 2002'de yüzde 51 iken bugün yüzde 11,5. Politika faizi yüzde 5,75. Gösterge faiz ise 2002 yılında yüzde 62,7 seviyesindeyken, bugün yüzde 9,5.

Hiçbir şekilde karşılıksız para basılmasına müsaade etmedik. 3 Kasım'ın ardından 2 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 halkoylamasına rağmen hiçbir şekilde popülizme tevessül etmedik. Yani seçime gidiyoruz, şuraya şöyle bol dağıtalım, şuradan şu şekilde rant elde edelim...

Asla bunları düşünmüyoruz. Biz görevi devraldığımızda Merkez Bankamızın kasasında 27 milyar dolar vardı. Bugün, altın dahil kasamızda 88 milyar dolar var. Nereden nereye geldik. İşte büyüyen Türkiye bu. Türkiye'nin IMF'ye borcunu 23,5 milyar dolar aldık, şu an itibariyle borcumuz da 2,3 milyar dolara düşmüş durumda.

9 yıl boyunca yaptığımız gibi önümüzdeki dönemde de 3 alandaki istikrardan asla taviz vermeyeceğiz. Siyasi istikrarı, fiyat istikrarını ve finansal istikrarı en güçlü şekilde muhafaza etmeye devam edeceğiz.

Tıpkı 9 yıl boyunca olduğu gibi önümüzdeki dönemde de mali disiplinden, disiplinli maliye politikalarından ve disiplinli finans sektörü politikalarından asla taviz yok. Küresel kriz, bizim bu sağlam duruşumuzun, disiplinli politikalarımızın haklılığını şüpheye yer bırakmayacak derecede ispat etti.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, ülkenin itibarıdır, milletin itibarıdır. Ama maalesef, bu ülkede, paranın itibarıyla birlikte ülkenin itibarını da uzun yıllar boyunca 5 paralık ettiler. Bir dönem, bol sıfırlı paralarımız maalesef dünyada alay konusu yapıldı'' dedi.

Erdoğan, Merkez Bankası'nda düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programında yaptığı konuşmada, Türk Lirası için simge belirleme yarışmasına katılan tüm vatandaşlara teşekkür etti ve yarışmada ilk üçe girenleri kutladı. Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ve çalışma ekibine de bu operasyonu başarılı şekilde tamamladıkları için ayrıca teşekkür etti.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Türk Lirası için böyle bir simge belirleyerek, bu simgeyi yaygın şekilde kullanıma sürerek, aslında yürüttüğümüz operasyonda önemli bir aşamayı daha geride bırakıyoruz. Bildiğiniz gibi, 1 Ocak 2005 tarihinde, 6 sıfırı atılmış Yeni Türk Lirası'nı, banknot ve madeni para olarak tedavüle sürdük. Yeni Türk Lirası, 4 yıl boyunca tedavülde kaldı, halkımız çok hızlı şekilde değişime ayak uydurdu.

1 Ocak 2009'da da yeni tasarımları, yeni boyutlarıyla, 'yeni' ibaresi atılmış olarak, Türk Lirası yeniden tedavüle girdi. 2009'da, Yeni Türk Lirası ve Türk Lirası'nı birlikte kullandık. 2010 yılından itibaren de operasyonu başarıyla tamamlayarak, artık Türk Lirası'nı, hem ulusal hem uluslararası piyasalarda güçlü, itibarlı bir para birimi olarak kullanmaya başladık.

O günleri hepiniz hatırlarsınız... Eminim, vatandaşlarımız da hatırlayacaktır. Biz, paradan 6 sıfır atacağımızı söylediğimizde, çoğu kimse inanmamıştı. Bugün bile bulundukları köşelerden insafsızca saldıranlar, o zaman 'enflasyon patlar' diyorlardı.

(Ben Taksim Meydanı'nda şöyle yaparım) diyorlardı. Ne yaptılar? Hiçbir şey yapamadılar. Niye? Bunlarda ufuk diye bir şey yoktu. Bunlarda bu noktada sadece saldırganlık var. Halkımızın buna ayak uyduramayacağını söylüyorlardı. Halkımız ayak uydurmakta hiç güçlük çekmedi ve ayak uydurdu.

Olumsuz ve karamsar yorumların hiç birine aldırmadık. Son derece bilinçli, temkinli, en önemlisi de büyük bir koordinasyon içinde, neredeyse sıfır sorunla sıfır atma operasyonunu tamamladık. Paradan sıfırların atılması ne enflasyona olumsuz etki yaptı ne de uyum sorunu yaşandı.

Halkımız yeni para birimine çok hızlı şekilde adapte oldu, kurumlarımız uyum sağladı, ekonomimiz bu yeni döneme anında ayak uydurdu. Şu anda hala eski alışkanlıkla '1 Lira' yerine zaman zaman '1 milyon' diyenler oluyor.

Bizler de zaman zaman, geçmişle kıyas yapabilmek adına o bol sıfırlı parayı zikrediyoruz. Siyaseten işimize de geliyor nereden nereye geldiğimizi göstermek bakımından. Ama genç nesiller başta olmak üzere kahir ekseriyet artık o bol sıfırlı, karmaşık, en önemlisi de itibarı zedelenmiş günleri geride bırakmış durumdalar.''

''Ben hala babamdan tevarüs ettiklerimi adeta müzedeki obje gibi saklarım''

Cumhuriyet tarihinde ilk Türk Lirası banknotların 1927 yılında tedavüle girdiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, o ilk seride, 1 lira, 5 lira, 10 lira, 50, 100, 500 ve bin liralık banknotlar bulunduğunu dile getirdi. Erdoğan, ''Ben hala babamdan tevarüs ettiklerimi adeta müzedeki obje gibi saklarım'' dedi.

2001 yılına gelindiğinde 1 milyon lira, 5 milyon lira, 10 milyon lira, 20 milyon liranın tedavülde olduğunu anlatan Erdoğan, 1979 yılında en küçük banknotun 10 lira, 2005 yılında sıfırları atmadan hemen önce de en küçük banknotun 1 milyon lira olduğunu ifade etti.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''1981 yılından 2002 yılına kadar, ortalama her iki yılda 1 yeni banknot basıldı. Bizim dönemimizde ise, hükümetlerimiz döneminde, enflasyon baskısı nedeniyle hiçbir yeni banknot tedavüle girmedi. 2005 yılında, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, 50, 100 ve çok az kullanılan 200 liralık banknotlar bastık ve çok şükür o tarihten bu yana hiçbir yeni kupür ihtiyacımız yok.

Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, ülkenin itibarıdır, milletin itibarıdır. Ama maalesef, bu ülkede, paranın itibarıyla birlikte ülkenin itibarını da uzun yıllar boyunca 5 paralık ettiler.

Bir dönem, bol sıfırlı paralarımız maalesef dünyada alay konusu yapıldı. 'Kim milyoner olmak ister?' diye komedi programları yaptılar, maalesef paramızı kullandılar. Ülkemize gelen turistler, paramızı gördüklerinde şaşkınlık yaşadılar. Kendisine 50 milyon lira trafik cezası kesilen turistin bayıldığı haberi gazetelerde yer aldı.

Bol sıfırlar nedeniyle uluslararası piyasalarda Türk Lirası ile işlem yapılamadı. Türkiye'ye özel hesap makineleri imal edildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları, yurt dışına çıktıklarında, cüzdanlarındaki paraları sakladılar.

Şu geride bıraktığımız 9 yılın en güzel özetini şu anda kullandığımız paralarda görmek mümkündür. Affınıza sığınarak bir şey söyleyeceğim... Tuvalete giriş ücretlerinin ne hale geldiğini hatırlayın. 1 milyon, 2 milyona tuvalete giriyorduk. Bu hale gelmiştik.''

Başbakan Erdoğan'a, konuşmasının ardından, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, hat sanatında kullanılan malzemelerle yapılmış olan ve üzerinde TL simgesi olan bir tabloyu takdim etti.

Fotomuhabirleri daha iyi görüntü almak için, Erdoğan'a tabloyla birlikte ışığa doğru gelmelerini rica ettiler. Başbakan Erdoğan ve Merkez Bankası Başkanı tabloyla öne doğru gelerek görüntü verdiler.

Bu sırada Başbakan Erdoğan, foto muhabiri Ali Ünal'a ''Ali sen çektiysen tamamdır'' şeklinde espri yaptı.

Dörtyol Haber Portalı

Developer

Cras justo odio, dapibus ac facilisis in, egestas eget quam. Curabitur blandit tempus porttitor. Vivamus sagittis lacus vel augue laoreet rutrum faucibus dolor auctor.

0 yorum:

Yorum Gönder